DEVAM: 146-147.
Rüku'da Ve Secdede Ne Söylenir?
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
قَالَ قُلْتُ
لِسُلَيْمَانَ
أَدْعُو فِي
الصَّلَاةِ
إِذَا
مَرَرْتُ
بِآيَةِ
تَخَوُّفٍ
فَحَدَّثَنِي
عَنْ سَعْدِ
بْنِ
عُبَيْدَةَ
عَنْ
مُسْتَوْرِدٍ
عَنْ صِلَةَ
بْنِ زُفَرَ
عَنْ حُذَيْفَةَ
أَنَّهُ
صَلَّى مَعَ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَكَانَ يَقُولُ
فِي
رُكُوعِهِ
سُبْحَانَ
رَبِّيَ الْعَظِيمِ
وَفِي
سُجُودِهِ
سُبْحَانَ
رَبِّيَ
الْأَعْلَى
وَمَا مَرَّ
بِآيَةِ
رَحْمَةٍ
إِلَّا
وَقَفَ عِنْدَهَا
فَسَأَلَ
وَلَا
بِآيَةِ
عَذَابٍ
إِلَّا
وَقَفَ
عِنْدَهَا
فَتَعَوَّذَ
Huzeyfe (r.a.), Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ie birlikte namaz kıldığını ve (Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in) rüku'da iken, "Sübhane Rabbiye'l-azim dediğini,
secde halinde iken de "Sübhane Rabbiye'l-a'la" dediğini; (Kıraati esnasında) rahmet ayetine
gelince mutlaka durup (Allah'dan rahmet) istediğini azab ayetine gelince de
kesinlikle durup (Allah'a) sığındığını rivayet etmiştir.
Diğer tahric: Tirmizi,
mevakit; Nesai, iftitah, tatbik; İbn Mace, ikame; Darimi, salat; Ahmed b.
Hanbel, V, 382, 384, VI, 24.
AÇIKLAMA:
1. Bu hadis-i şeriften
anlaşılıyor ki, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) namazda kıraat esnasında Allah'ın
rahmetini, cennetini müjdeleyen ve va'deden ayet-i kerîmelere geldikçe durur
ve bu nimetlere nail olmasını Allah'dan dilermiş. Yine kıraati esnasında bir
azab ayetine de rastlayınca durur ve ondan Allah'a sığınırmış. Bir tesbîh ve
tekbîr ayetine rastlayınca teşbih ve tekbir okur, dua ve istiğfar ayetine
gelince de dua ve istiğfar edermiş.
2. Resul-i Ekrem
(s.a.v.) Hazretlerinin bu uygulaması namazda müjde ayetlerine uğradıkça
müjdelenen nimeti Allah'dan istemenin, azab ayetlerine uğradıkça da Allah'a
sığınmanın caiz olduğunu ifade etmektedir. Nitekim Şafiî ulemasının görüşü
böyledir. Bu hususta namazın farz olmasıyla nafile olması arasında herhangi
bir fark yoktur. Namaz kılan kimsenin imam veya imama uymuş bir kimse olması
arasında bir fark yoktur.
3. Maliki ulemasına
göre de nafile namazlarında bu şekilde hareket etmek caizse de farz namazlarda
caiz değildir. Ancak imamın arkasında namaz kılmakta olan kimse için kıraat
esnasında Resul-i Ekrem'in ismi geçecek olursa salavat getirmek, müjde ayetlerine
gelince Allah'dan istemek, azab ayetlerine gelince de Allah'a sığınmak caizdir.
Hanefîlere göre ise, müjde ayetlerine gelince Allah'tan istemek, azab
ayetlerine gelince Allah'a sığınmak, sadece nafile namazlarda caizdir.
4. Ahmed b. Hanbel,
İshak ve Davud-i Zakirî'ye göre namaz kılan kimse rüku ve secdelerde mevzumuzu
teşkil eden hadisteki gibi dua edebilir.
Bu hususta kılman
namazın farz veya nafile olması arasında fark yoktur. Hanbelîlerden İbn Kudame
el-Mugnî isimli eserinde şunları söylemektedir: "Namaz kılan kimsenin rükuunda
üç defa "sübhane Rabbiye'1-azîm" secdesinde de üç defa "Subhane
Rabbiye'l-a'la" demesinde bir sakınca yoktur."[el-Muğnî, I, 502.]
5. İbrahim en-Nehaî,
Hasan el-Basrî, Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Muhammed ve bir rivayette İmam Ahmed
Hazretlerine göre rüku'da sünnet olan üç defa "Sübhane
Rabbiye'1-azîm" secdede ise, üç defa "sübhane Rabbiye'l-a'la"
demektir. Sünnetin en aşağı mertebesi budur. Tahavî'nin beyanına göre rüku ve
secdelerde üçer defadan aşağı kalmamak fakat daha fazla da okumamak gerekir.
Ancak Tahavî'nin sözü farz namazlar hakkındadır. Nafilelerde ise üçden
dilediği kadar yukarıya çıkmak caizdir.
Marudî'ye göre kemalin
en aşağı derecesi üç, yukarı derecesi onbir veya dokuz, orta derecesi beş defa
teşbihte bulunmaktır. "Hidaye" şerhlerinden bazısında "namaz
kılanın rüku ve sücud teşbihlerinde üçten ona kadar çıkması imam-i azama göre
efdaldır imameyne göre ise, yediye kadar çıkmak efdaldır" denilmektedir.
6. Rüku ve secdelerdeki
teşbihlerin hükmü de imamlar arasında ihtıulhdir.Ebu Hanife, Malik ve Şafiî
Hazretlerine göre bunlar sunneuir. Terkinden dolayı birşey lazım gelmez.
Yalnız kasten terk etmek mekruh olur. İmam Ahmed b. Hanbel ile İshak'a göre rüku
ve secdelerde zikir vacibPr. Kasten terk edilirse namaz bozulur. Unutarak terk
edilirse, namaz bozulmaz. Yalnız İmam Ahmed'e göre secde-i sehv lazım gelir.
İmam Ahmed'in diğer bir kavline göre rüku ve secdelerdeki zikirler sünnettir.
Zahirîlerden İbn Hazm bunların farz olduğunu söylemektedir.